ÇANKIRI ALPSARI KÖYÜ

  • https://www.facebook.com/alpsarinet/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05013011818
  • https://twitter.com/alafci18
  • https://www.instagram.com/alpdernek
  • https://www.youtube.com/channel/UCYfHAZ2twe5nexOWvtkkOIg
MUSTAFA COBUTOĞLU
cobutoglu@hotmail.com
MUCİZE ve CESARET
08/11/2019
MUCİZE ve CESARET
Yıllar evvel bizzat tanık olduğum film sahnelerini aratmayan yüce ALLAH'ın mucizesi de diyebileceğimiz gerçek bir hayat hikayesini sizlerle paylaşmak istedim.

Bilindiği üzere çobanlık yapan birinin hikayesi genellikle dağda tepede geçer benimde aynen öyle .

Eskiden Köyümüz (Alpsarı) çok kalabalıktı,köyümüzün geçimi Rençberlik ve Hayvacılıkla sağlanırdı.Özelliklede küçükbaş hayvancılıkla köyümüzde 10-15 sürü davar vardı.

Övünmek gibi olmasın bir sürüsü de bizimdi e tabikide o sürünün çobanıda bendim.Her gün olduğu gibi rahmetli anamın pişirdiği tarhana çorbamı içtim,arasına küpecik peyniri koyulan iki bazlamaçıda tülbentle belime sarıp,sürüyü avludan çıkartıp (gütmek)otlatmak için yaylıma götürüyordum.


Yıl 1982 veya 83 yanlış hatırlamıyorsam aylardan ise Mart sonu Nisan ın başları idi.O yıllarda çok kış olur çok kar yağardı.Dağlardaki karlar ilkbaharda eriyince Galat çayından öyle bir sel gelirdiki çay resmen coşardı.


Akşam üstü çaydan geçmek imkansız olurdu.O yıllarda Göletin yapımına başlanmıştı.Yarısına kadar temeli atılıp,dolgusu yapılıyordu .


Mantarlık mevkii tarafından yaban savağı vermişlerdi.Yukarıdan gelen azgın sular o verilen savaktan akıyordu.Yanlızca orta yerinde 5-6 metre derinlikte su birikintisi vardı.Sürüyü otlatmaya götürürken hergün aynı yolu kullanıyor ve hep aynı manzarayı görüyoduk.

Sarı memetin islam abi de o sene evlendi daha düğünü olalı ya bir hafta yada iki hafta oldu.



Atarabasına hanımıyla beraber binmişler,şu an tam göletin ortasında kalan bi yerden çaydan karşıya geçtiler.


Sabah erken olduğundan çayın suyu fazla değildi rahatlıkla geçtiler ve vızığın ini denilen yerde tarlaları,derede ise kavak ve söğüt ağaçları vardı.islam abi o tarlayı sürecek ağaçlarıda budayıp arabaya yükleyip o sabahki geçtiği yoldan akşam köye gelecekti.


Bende diğer çoban arkadaşlarla beraber davarlarımızı güdüp(otlatıp)akşam olmak üzere köyümüze dönüyorduk.


Peynirli bazlamanın birisini öğlen yedim diğeri hala duruyordu.Hemen yanımda da Rahmetli Kasım ağanın oğlu candaş vardı.o kalan ekmeğin yarısını kendim aldım, diğer yarısınıda candaş abiye verdim.


oda çok sağol ağasinin valla çok hora geçti,çok sağol dedi.o sırada islam abi sabahki çaydan geçtiği yere doğru geliyordu.

Candaş abi çayın suyu arabanın tekerlerini gömermi sence dedim oda hadi gidip yakından bakalım ded.

Çayın kenarına yaklaşıtık çay resmen coşmun öylebi akıyorduki İslam abi karşı taraftan çayın kenarına doğru yaklaştı arabaya çivirdik yüklemiş( eskiden kavak ve söğüt ağaçlarının kesilen dallarına çivirdik denilrdi) urganlada bağlamış arabanın ön tarafında kendisi oturmuş arka tarafındada hanımı oturyordu .


Katırlar o kükremiş azgın sulara girmek istemediler .

İslam abi katırlara vurmaya başladı onlarda mecburen suya girdiler ve biraz ilerleyip çayın tam ortasına gelince azgın sular katırların neredeyse boyuna çıkmıştı ve işte tam o sırada film sahnelerini aratmayan ölüm kalım savaşı başlamıştı .

Çayın azgın suları öyle bir öfkeyle akıyorduki sanki birilerine sinirlenişçesine öünde ne bulursa alıp götürüyordu ve öylede yaptı.


Üzerinden çivirdik yüklü kos koca arabayı sanki bir yonga gibi tekerlerinden ayırıp ters çevirip aldı götürüyordu .

O arada İslam abi hızlı pratik ve soğuk kanlı bir şekilde kendini suya attı,fakat hanımı hiç görünmüyordu arabanın teknesi ters kapak vaziyette suyun üzerinde gidiyordu .

Bu hikayenin can alıcı noktası işte tam burası olacak ki yüceALLAH'ın mucizesi gerçekleşti.


O ters kapak halinde giden tekne birden döndü İslam abinin hanımı teknenin üzerinde göründü ve hala yaşıyordu


.Arabadan çivirdikler düşmesin diye bağlamış oldukları urgandan tutunmuştu .


O tutunma sayesinde azgın sularakapılmaktan kurtulmuştu.


Tam o sırada nasıl olduğunu anlayamadık elleri urgandan kurtuldu sele kapıldı gidiyordu,bu arada İslam abi hiç paniğe kapılmadan çok soğuk kanlı bir şekilde eski Türk filmlerinin jönü Cüneyt arkın edasıyla kendini azgın sulara atarak başladı yüzmeye..

O azgın suların üzerinde nereye kadar gideceği bilinmeyen ama kurtarılmadığında bu dünya ile ilişkisinin biteceğini ve bir daha onu hiç göremeyeceğini iyi bildiğinden olacak ki büyük bir hırsla azimle ve can havliyle Fatma girik yani eşi zelihanın kolundan yakaladı ve tuttuğu gibi çayın kenarına çıkarttı.

Bu ölüm kalım savaşını İslam abi kazanmıştı tabiî ki yaratan ALLAH'ın sayesinde ewet bence bu bir mucizeydi çünkü o kapak olmuş arabanın teknesi düzelmemiş olsaydı değil İslam abi hiç kimse kurtaramazdı .

Çünki üzerinizde ağır bir yük olacak azgın vede buz gibi soğuk suyun içinde olacaksınız 2-3 dakikada nefes alamayıp boğulup ölürsünüz .
Onun içindirki bu ALLAH'ın bir mucizesiydi ve İslam abinin soğuk kanlılığı ,cesareti canı pahasına o buz gibi soğuk çok sert ve hızlı akan azgın sulara kendini atıp yüzerek eşinin kolundan yakalayıp çekip çıkartması her insanın cesaret edipde yapabileceği bir iş değildi.

Bu olay karşısında İslam abiyi kesinlikle taktir ediyorum .
Dönelim bu gerçekten yaşanmış hayat hikayesini anlatmaya.

Olayın kahramanı İslam abi görevini yapmış savaş kazanmış bir komutan edasına bürünmüştü, vede yerden göğe kadar sevinmekte haklıydı çünki gerçekten çok büyük bir savaş kazanmıştı ölmek ve kalmak adına.

O kadar sevinçli ve mutluyduki o azgın buz gibi akan kar suları tamamen ıslanmış olmasına rağmen onun bedenini üşütemiyordu .

Ama çok üşümüş tir tir titreyen birisi vardı evet hanımı zeliha abla taşın üstüne oturmuş tir tir titriyordu.Titremenin yarısı üşümekten yarısıda korkudan dı sanırım.

Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgiden dönmüştü nede olsa Dünya ya ikinci defa gelmiş gibiydi.

Kahramanızmız İslam abinin görevi henüz bitmemişti kurtarılmayı bekleyen henüz iki canlı daha vardı evet bunlar arabayı çeken katırlarıydı çok hızlı sert akan yerde olmasalarda biraz kenarda ama hala o soğuk suyun içindeydi hatta birisi yatar vaziyetteydi .

Her iki katırda yan kayış denen aparatlarla arabanın ön kısmında bulunan falaka denen yere bağlıydılar İslam abi koşarak yanına gitti yan kayışlarını çıkartmaya çalıştı ancak ıslandığından dolayı çıkartamadı .Cebinden çıkarttığı çakı bıçağıyla yan kayışları kesmek suretiyle katırları kurtardı, ve bizde bu olup biteni çayın karşı tarafından seyrediyorduk.

Yardım etmek adına maalesef elimizden hiçbir şey gelmiyordu

.Benim yaşım 13-14 idi.Ben daha cocuk denecek yaştaydım.

Gerçi delikanlı yaşta olsan,güçlü ve kuvvetli olsan bile çayın karşısına geçmenin imkanı yoktu İslam abi karşı taraftan avazı çıktığınca bize şöyle bağırıyordu- Ulan Candaş ne hayin adamsın geçipte yardıma gelsene ,Candaş abide ona bağırdı- Ya benim ne kılıklı cüssem var bu sel beni yonga gibi alır götürür .dedi.

Evet Candaş abi çok haklıydı sular çok sert azgın akıyor ve bi okadar da derindi bizim olduğumuz yerden yaklaşık 500 metre uzaklıkta oda bizim gibi davarlarını gütmüş köye doğru gitmekte olan İslam abinin kardeşi Mehmet (EFE) ‘te bu olup biteni gördü ve koşarak yanımıza geldi.

Abisinin yanına geçmeye çalıştı suya kenardan girdi ve biraz gittiğinde su beline yaklaşmıştı ki İslam abi karşıdan çok si,nirli ve kızgın bir şekilde avazının çıktığı kadar - Ulan salak git lan geri dön şimdi sele kapılacaksın diye bağırdı ve az öncede Candaş abiye zerzenişte bulunan İslam abi kardeşine geçme sele kapılacaksın diye kızıp bağırıyordu ,bence İslam abi doğru olanı yapıyordu çünki yaşadığı bu ölüm kalım savaşının psikolojisinden kurtulmaya üzerindeki korku ve heyecanı yenmeye çalışıyordu.

Eğer Candaş abi yanına gelmek için suya girse eminim ki onada geri git çık sudan gelme diye bağıracaktı.Bu arada katırları kurtarmış ve çayın kenarındaki bir ağaca bağladı.Suyun içinde arabanın dört tekeri ,oku,ön tarafındaki falakası kalmıştı

.Üzerinde çivirdik yüklü teknesi biraz gittikten sonra kenardaki bir toprak yığıntısına takılıp kaldı .

Gerçi kalmayıp gitsede hiç önemi yoktu çünki en önemlisi olan canlarını ve katırlarını kurtarmışlardı .

Evet olayın kahramanı İslam abi sabah ki gibi çaydan geçemeyi başaramamıştı ama ondan daha zorunu başarmış o kükreyen önüne ne bulursa alıp götüren azgın sularla boğuşarak ölüm kalım savaşını kazanmıştı .

ALLAH'a şükür etmekle vede cesaretiyle soğuk kanlılığıyla övünmekle çok haklıydı .
Çayın kenarından titremekte olan eşini ve ağaçta bağlı olan katırlarını alarak köye gelmek için yola çıktılar .
Kardeşi Mehmet birkaç akrabasını alarak sazaktaki tren köprüsünde buluşarak İslam abi ve eşi köprüden geçerek köye gelirler.

Mehmet ve akrabaları katırları alarak Korgundaki köprüden geçerek köye getiriyorlar....

Bu hikayenin baş kahramanı İslam ATLIHAN ve eşi Zeliha ATLIHAN'ın iyi niyet ve hoşgörüsüne sığınarak bizzat tanıklık ettiğim bu gerçek hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim ALLAH kendilerine ve ailesine hayırlı ve uzun ömürler versin.

Sizlerinden hoş göreceğinizi umarak ve diyorum ki sürçi lisan ettiysem affola.............

Saygılarımla...
Yazan: MUSTAFA COBUTOĞLU


1104 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GİTTİ KÖYÜMÜZÜN BİLGE ÇINARI - 22/04/2023
GİTTİ KÖYÜMÜZÜN BİLGE ÇINARI
GÜLMEMED - 02/03/2022
GÜLMEMED
MADEM ALPSARILISIN - 03/02/2022
MADEM ALPSARILISIN
B A Ş K A N I M - 26/01/2022
B A Ş K A N I M
KÖYÜM ALPSARININ SARIGÖL MANZARASI - 12/05/2021
KÖYÜM ALPSARININ SARIGÖL MANZARASI
BİZİM ALPSARI - 08/11/2019
BİZİM ALPSARI
ILICA - 08/11/2019
ILICA
BİLEN KAÇ KİŞİ KALDI - 08/11/2019
BİLEN KAÇ KİŞİ KALDI
HEY GİDİ GÜNLER HEY - 08/11/2019
HEY GİDİ GÜNLER HEY
 Devamı